KARA HASAN'LA DEV
Derleyen:
Cumali
DEVECİ
Metel metel mengi çatal, iki sıçan göt atar. Bindim bozun boynuna, çıktım
Halep yoluna, Halep yolu sarp pazar, içinde meymin gezer. Meymin beni
korkuttu, kulağımı sarkıttı.
-
Ağam nereden gelirsin?
-
Ben Halep’ten gelirim.
- Ey Haleb’in
nesi var?
- At koşturur
oğlu var, inci dizer kızı var. Çektim incisini kırdım, oturdum hiyle
dizdim. Hiyle dizdiğimi görmüşler, beyler adam salmışlar, Musacık,
Musacık, dalı kolu kısacık, cık çıkalım çardağa, ok atalım ördeğe.
Hekimhan'ın kilidi, yeri göğü bürüdü.
Bir varmış, bir yokmuş, Allah'ın kulu çokmuş, çok söylemesi çok günahmış.
Zamanın birinde bir baba varmış ve bu babanın da üç tane oğlu varmış. Adam
oğullarına hem babalık, hem de analık ediyor, tatlı tatlı geçinip
gidiyorlarmış.
Bir gün baba,
oğullarına;
- Oğullarım ben
ava gidiyorum. Er mi gelirim, geç mi gelirim hiç belli olmaz. Siz evimizi
bekleyin.
Diyerek av malzemesini almış, evden ayrılmış.
Aradan çok uzun
zaman geçmiş ama babalarını bekleyen oğlanlar bir türlü onun eve
gelmediğini görmüşler. En büyük kardeş;
- Kardeşlerim,
ben gidip babama bakayım, belki başına herhangi bir şey gelmiştir. Siz
evimizi iyi bekleyin, diyerek babasına bakmak üzere evden ayrılmış.
Evde kalan iki
kardeş ava giden babalarını ve onu aramaya çıkan kardeşlerini bekleyip
durmuşlar ama aradan çok uzun zaman geçmiş olmasına rağmen bekledikleri
bir türlü gelmemiş. İki kardeşten büyük olanı küçük kardeşi Kara Hasana;
-
Hasan, ben gideyim de babamla kardeşime bakayım hele, yoksa başlarına bir
iş gelmiş olmasın. Sen hiç bir yere ayrılma, evimizi bekle diyerek evden
ayrılmış. Ama o da aradan uzun zaman geçtiği halde dönmemiş. Evde yalnız
başına kalan Kara Hasan, babasıyla kardeşlerinin dönmediğini görünce
onları kendisi aramaya karar vermiş.
Etrafı arayıp
tarayan Kara Hasan, o çevrede bir devin evine rastlamış. çok zeki ve çok
cesur olan Kara Hasan, babasıyla kardeşlerini bu devin yediğine karar
vermiş ama, tek başına ondan intikam alamayacağını düşünerek tekrar yola
düşmüş.
Az gitmiş, uz
gitmiş, dere tepe düz gitmiş, altı ay bir güz gitmiş. Yolda giderken çok
güzel ve büyük bir saraya rastlamış. Hemen bu saraya giderek sarayın
sahibi Bey'in hizmetine girmiş;. Aradan bir kaç zaman geçtikten sonra, bir
konuşma sırasında Bey'e;
-
Beyim, filan yerde bir dev, o devin de öyle bir iti var ki tam senin
kapına yakışır.
Demiş. Bey;
-
Kara Hasan o iti ne yapıp edip getireceksin, yoksa boynun cellatlık
.Demiş.
Devden intikam almak için sabırsızlanan Kara Hasan yola düşmüş. Gece
olunca devin evine gelmiş. Kapıda bağlı olan ite elini uzatmış. İt
hırlamış. itin hırladığını
duyan dev merak
ederek kalkmış bakmış, ama kimseleri görememiş, tekrar yerine yatmış. Kara
Hasan ite bir daha elini uzatmış , it gene hırlamış. Uykudan ikide bir
uyandırılmayı sevmeyen dev kalkmış iti bir güzel dövmüş. it küsmüş ve bir
daha havlamamış. Bundan faydalanan Kara Hasan itin zincirini çözmüş ve
Bey' in evine doğru yola düşmüş.
İtin bir daha
havlamadığını gören dev, merak edip kalkmış bakmış ki bir de ne görsün.
Kara Hasan iti almış gidiyor. Kara Hasan'ın arkasından;
Kara Hasan, sen
ben itsiz bıraktın, daha bana ne yapabilirsin? Diye bağırmış. Kara Hasan;
Daha dur hele sana
neler yapacağım. Diye karşılık vermiş.
Kara Hasan it doğruca
Bey' e götürmüş ve teslim etmiş.
Aradan bir kaç zaman
daha geçtikten sonra Kara Hasan, Bey’ e
Beyim, devin ahırında
öyle güzel bir at var ki, tam sana layık bir at. Demiş. Bey:
Kara Hasan, o
atı getirsen getirsen sen getirirsin. Eğer getirmezsen boynun cellatlık.
Demiş.
Beyim sözlerini
kırmak istemeyen, daha doğrusu devden intikam almak isteyen Kara Hasan,
tekrar devin evine doğru yola düşmüş. Gece olunca devin ahırına gelen Kara
Hasan ahırda bağlı olan atın gemine elini uzatmış, at kişnemiş. Atın
neden kişnediğini merak eden dev kaIkmış bakmış ki hiç kimse yok. 0
gittikten sonra Kara Hasan ata bir daha elini uzatmış, at gene kişnemiş.
Uykudan uyandırıldığı için kızan dev, kalkmış atı iyice dövmüş. At küsmüş,
bir daha kişnememiş. Bu durumdan faydalanan Kara Hasan atı rahatça çözmüş
ve üstüne atladığı gibi tırısa kaldırıp, yola
atın sesinin soğuğunun çıkmadığını düşünen dev,
merak ederek gelmiş ahıra
bakmış ki atın yerinde yeller esiyor. Hemen
dürbünü alıp yola doğru bakınca, Kara Hasan'ın kendi atına bindiğini ve
tırısa gittiğini görmüş. Arkasından bağırmış;
- Kara Hasan,
Kara Hasan, sen beni itten ettin, attan ettin, daha bana ne yapabilirsin?
Diye bağırmış. Kara Hasan geriye dönerek;
- Dur hele, daha
sana neler neler yapacağım, diyerek karşılık vermiş.
Kara Hasan devden yavaş
yavaş intikam almanın sevinci içerisinde Bey' in evine varmış ve atı
Bey‘e teslim etmiş. Bey çok memnun kalmış.
Aradan bir kaç
zaman daha geçince Kara Hasan, Bey ‘e
-
Beyim, devin öyle güzel bir kızı var ki bal dalağı gibi. Tam senin harcın.
Demiş. Bey;
- Kara Hasan, o
kızı getirsen getirsen sen getirirsin. Eğer o kızı getiremezsen boynun
cellatlık Demiş.
Kara Hasan tekrar yola düşmüş, gece vakti devin evine gelmiş. Yatağında
uyuyan kıza bir kere dokunmuş, kız uykulu uykulu inlemiş uykusundan
uyandırılmak hoşuna gitmeyen dev kalkmış kızı iyice haşlamış. Buna kızan
kız küsmüş, bir daha seslenmemiş. Bundan fırsat bulan Kara Hasan, kızı
kolundan tutunca terkisine almış, yola düşmüş.
Kızın ses
vermediğini düşünen dev, bir de bakmış ki kız yatağında yoktur. Çok
sevdiği kızının yerinde yeller estiğini gören dev, hiddetle yerinden
fırlayıp dürbünle bakmış ki, Kara Hasan, kızını terkisinde götürüyor.
Arkasından bağırmış;
Ey Kara Hasan,
sen beni itten ettin, attan etten, kızdan ettin, daha bana ne
yapabilirsin?
Kara Hasan sevinç içinde cevap vermiş;
Hele dur, daha sana neler yapacağım, neler.
Kızı da götürüp
Bey' e teslim eden Kara Hasan, aradan bir zaman geçtikten sonra, bir gün
Bey' e;
- Bey’ im, devin
evinde öyle güzel bir sazı var ki, tam senin neşeli günlerinde alıp,
eğlenmene mahsus demiş. Bey;
- Kara Hasan, o
sazı getirsen getirsen ancak sen getirirsin. Eğer getirmeyecek olursan
boynun cellatlık. Demiş.
Yola düşen Kara
Hasan, gece olunca devin evinin üstüne çıkmış ve arıstaktan bir delik
açarak elinin saza uzatmış. Saza elini uzatınca saz "Dınnn" diye bir ses
çıkarm ış. Bunu duyan dev, Kara Hasan' ı hemen yakalamış ve karısına
teslim ederek;
- Kari, bunu
kırk gün kara üzümle besle, ondan sonra kesip yiyelim de kendimize bir
güzel ziyafet çekelim demiş.
Kara Hasan' tam
kırk gün kara üzümle beslemişler ve dev
Devin karisi kocasının dediklerini yapmak için hazırlıklara başlamış ve
Kara Hasan' kesmek için yatırmış Kara Hasan, son bir arzusunun olduğunu
kana kana bir su içmek istediğini söylemiş. Devin karısı, suyun kendisinin
vereceğini söylemişse de, Kara Hasan kendi elleriyle içmek istediğini
söylemiş. Devin karısı Kara Hasan'ın ellerini çözmüş. Kana kana suyunu
için Kara Hasan, ani bir hareketle devin karısının elinden bıçağı aldığı
gibi karıyı yere yıkmış ve kesmiş. Etlerini parçalara ayırmış, her parçayı
bir tabağa koymuş, tabakları sininin üzerine dizmiş Daha sonra odanın orta
yerine ayran yayığını dikmiş, ortasına yanlamasına bir değnek
geçirmiş, karının zıbınını yayığa giyindirmiş, yayığın içine pekmez
doldurmuş. Arıstakta asılı duran sazı eline alarak yola düşmüş. Yolda hem
gidiyor, hem de neşeli neşeli saz çalarak, türkü söylüyormuş;
Sazımı çala çala
Çıktım bir ince dala.
Az kaldı, düşem, ölem.
Yarimi eller ala.
Akrabalarını
yemeğe davet eden dev, akrabalarının hepsini de yanına alarak eve gelmiş
ve karısına seslenmiş:
-
Karı gel, ananın babanın ellerini öp, onlara hoş geldin, de. Demiş.
Karıdan hiç ses
soluk çıkmamış. Dev bir daha bağırmış, karıdan yine ses çıkmayınca, dev
sinirlenmiş ve elindeki değnekle karıya vurmuş. Yayık devrilmiş, içinden
pekmezler yere akmış. İşin aslını anlayan dev, hemen dürbününü alıp yo!a
bakmış ki, Kara Hasan uzaklarda saz çalarak gidiyor. Arkasından bağırmış:
- Kara Hasan, beni itten ettin, attan ettin, kızdan ettin, sazdan
ettin, karıdan ettin, daha bana ne yapabilirsiz?
Kara Hasan cevap
vermiş:
- Hele dur, daha sana neler yapacağım.
Sazı da götürüp
beye teslim eden Kara Hasan, hemen ertesi günü eline bir balta alarak,
devin kavaklığına gelmiş, kavakları kesmeye başlamış. Kavaklıktan balta
sesleri geldiğini duyan dev;
- Kim o, kavaklarımı kim kesiyor? Diye bağırmış.
Kara Hasan:
- Benim dev kardeş Bizim köyde bir yaramaz Kara Hasan vardı. Bu gün
öldü. Ona tabut yapacağız. Tabut yapmaya tahta lazım olduğu için senin
kavaklarını kesiyorum demiş.
Bu güzel
haberleri duyan dev, sevinç içinde:
- Aman
kardeş, o Kara Hasan bana çok çektirdi. Dur, ben de geleyim de o melunun
tabutunu birlikte hazırlayalım. Diye bağırmış. Ve o da baltasının alarak
kavaklığa inmiş. İkisi beraber kavak kesmişler, tabutu hazırlamışlar.
Tabut tamam olunca Kara Hasan;
- Dev kardeş,
Kara Hasan tam senin boyundaydı. Hele şu tabutun içine gir de bir
sınayalım nasıl olmuş. Demiş.
Dev sınamak için
tabutun içine girince, Kara Hasan, tabutun ağzını hemen mıhlamış, tabutun
içinde kalan devin bağırmalarına kulak asmadan işini tamamlamış, tabutu
yuvarlaya yuvarlaya götürüş denize atmış.
Babasının ve
kardeşlerinin intikamını alan Kara Hasan, rahatça evine dönmüş ve yemiş
içmiş muradına geçmiş.
Derleyen. Cumali
DEVECİ
Sayın hocama bu derlemesinden dolayı teşekkür ediyorum. bu derleme ilk kez 16.05.2001 tarihinde www.hekimhan.com sayfamızda yayınlanmıştır.
|