
HEKİMHAN’IN KURULUŞUNA VE ADINA AİT EFSANE:Bir sefer sırasında Köprülü
Mehmet Paşa’nın yolu Hekimhan dolaylarına düşer. Doğanın güzelliğine
hayran kalır, burada konaklanmasını buyurur. Askerler çevreyi dolaşmaya
çıktıklarında günümüzdeki Hasan Ağa Çeşmesi’nin yanındaki dereye gelirler.
Dere suyunun al al aktığını görürler,suyu izlediklerinde yaralı bir adam
bulurlar ve Paşa’ya haber verirler. Paşa hekimiyle birlikte gelir, hekim
hastanın durumunun umutsuz olduğunu söyleyince, Paşa sorar. -Hiç mi canı
kalmamıştır? Hekim:’’Ancak onda bir canı var’’ der. Köprülü bu yanıt
karşısında kızar ve şöyle haykırır. ‘’Onda bir canı kalmış adamı ölüme mi
bırakırsın?Ya bunu kurtarırsın ya da senin kanını da bununkine katarım.’’
Hekim hemen işe koyulur yaralıyı üç günde ayağa kaldırır. Yaralıya kim
olduğu sorulduğunda: Kendisinin de hekim olduğunu, ilaç yapmak için bitki
toplarken,eşkıyalarca vurulduğunu anlatır. Köprülü ağaçları kestirip
açtırdığı yere adam için bir han, hamam ve cami yaptırır. Çevreden de
birkaç aile getirip yerleştirir. Buraya önceleri Hekimin Hanı, daha sonra
da Hekimhan denilmiştir.
ZURBAHAN’A AİT EFSANE :Hekimhan yöresindeki Ayrancı Dağlarının en yüksek
tepesine halk Zurbahan Dağı der.Buraya ait çok fazla söylence anlatılır.
Zurbahan’ın 6-7 km güneybatısında Asarkaya denilen sarp bir kaya vardır.
Kayanın tepesinden, aşağı basamaklı ve dik bir tünel iner. Buradan
yuvarlak, dar bir boğaza varılır. Günümüzde boğazın ağzı taşlarla
örtülüdür. Boğazın bir yanı Maltepesi’ne,bir yanı Ballıkaya’ya,bir yanıda
Zurbahan’a açılmaktadır. Maltepesi’nde altından yapılmış gereçler,
Ballıkaya’da depolar dolusu bal, Zurbahan’da da eşsiz takılar vardır.
Zurbahan’daki takıları ele geçirmek isteyenlerin tünelde 1-2km ilerleyince
fenerleri söner, geri dönmek zorunda kalırlar. İnanışa göre fener tünelin
tılsımıyla sönmektedir, kimse Zurbahan’a ulaşamamaktadır. Yöreye ilişkin
bir başka söylencede şöyledir: ‘’Güzelyurt’lunun biri savaşta tutsak
düşer. Yanına yaklaşan bir adam nereli olduğunu sorar. Söyleyince:
‘‘Yurduna döndüğünde çeşmenin başına var. Bir pire tut,kayanın üstünde
öldür,sakın unutma’’der. Adam yıllar sonra tutsaklıktan kurtulup yurduna
döndüğünde söyleneni anımsar. İsteneni yapar. Pireyi öldürmesiyle üstüne
arılar üşüşür. Arılardan korunmak için abasını başına çeker. Abanın içinde
üç arı kalmıştır. Ortalık durulunca adam abayı başından atar,üç altın
yuvarlanır. Korkup abasını başına çekmese tüm arılar altın olacaktır.’’
İnternet sayfalarından...
 |