www.hekimhan.com

''  İlçemize yeni atanan sayın Kaymakamımız TÜLAY BAYDAR'a yeni görevinde başarılar diler, basından takip ettiğimiz başarılarının ilçemizde de artarak sürmesini temenni ederiz.Üzerimize düşen görevi seve seve almaya razıyız.''

2005-2007 yılları arasında İlçemizde başarılı bir şekilde  görev yapan Kaymakamımız  Tülay Baydar

 

İlçemiz Kaymakamı sayın Tülay Baydar'ın Mahalli İdareler Dergisinde yayınlanan eseri..

YÖNETİM ETİĞİ AÇISINDAN İNGİLTERE’DEKİ KAMU YÖNETİMİ UYGULAMALARI

Tülay BAYDAR

 Kaymakam

GİRİŞ

Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ve bunu devam ettirmek isteyen her toplumda, bu amaca hizmet eden kurum ve kuruluşların yapılandırılması, sunu-lan hizmet ve faaliyetlerin nitelik ve nicelik olarak artırılması, bu hizmet ve faa-liyetlerin etkin ve verimli bir şekilde sunulmaları ve denetlenmeleri zorunludur. İşte bu noktada, “etik” ve “yönetim etiği” kavramları önem kazanmaktadır. Etiksel bir yönetim, görevlerin icrası için evrensel kabul gören değerlere dayalı “istenilir iyi” nitelikte ilkelerin belirlenmesi ve benimsenmesidir.

Rüşvet, yolsuzluk, kayırmacılık gibi bürokratik bozukluklar, yönetimde etik anlayış eksikliklerinden kaynaklandığından, kamu örgütlerinde etik ilke ve esasların belirlenip benimsenmesi, hizmetin sunumunda neyin ahlaki olduğu sorunsalının saptanmasına yol açarak, personelin dikkat etmesi gereken hususları sorgulayacak ve kamu hizmetinin daha etkin ve kaliteli bir şekilde sunumunu sağlayacaktır.

Bu doğrultuda, kendisine temel insani değerleri rehber edinen etik; bir yö-netimde istenilir iyi nitelikteki ilke ve esasları, değerleri hedef almakta ve etik standartlar ile kamu gücünün kötüye kullanımına karşı önemli bir denge unsuru tesis edilmiş olmaktadır. Dahası gelişmekte olan ülkeler; kapalılık, gelişme-mişlik, organik ilişkilerin hakim olması, kitle iletişim araçlarının yaygın olma-ması ve en önemlisi hukuk devleti anlayışının benimsenmemesi nedenleriyle yönetim yapısındaki bozulmalar için uygun ortamı yaratmaktadırlar. Bu nokta-da, yönetim etiği anlayışının geliştirilip yerleştirilmesi, bozulmalarla mücadele-lerde önem kazanmakta ve bir bakıma gelişme sürecinin önünü açmaktadır.

Bu kapsamda, araştırma evreni olarak seçilen İngiliz idari yapısı, yönetim etiğine ilişkin düzenlemelere yer vermesi ve bu alanda kurumsallaşma yönünde adımlar atması bakımından önem arz etmektedir. Nitekim, OECD tarafından 1996 yılında çıkarılan “Ethics in Public Service” adlı raporda 29 OECD ülkesi, etiksel altyapı oluşturma çabaları açısından üçlü tasnife tabi tutulmuştur. Anılan rapora göre, kamu yönetimlerinde etiksel çalışmaları müstakil bir şekilde dü-zenleyen beş ülkeden biri olması nedeniyle İngiltere, bu çalışmanın odak nok-tasını oluşturmaktadır. İngiltere’de yönetimde artan bozulma ve patronaja karşı saptanan kuralların ve geliştirilen önlemlerin yer aldığı ilk düzenleme, 1854 tarihli Northcote–Trevelyan Raporu’dur. Gelişen süreç içerisinde, benzer nite-likte pek çok çalışma yapılmış, ancak, planlı kurumsallaşma çabaları 1994 yılı-na rastlamıştır. Bu tarih ile Kamu Hayatında Standartlar Komitesi (Committee on Standarts in Public Life), etiksel bir yönetim anlayışının yerleştirilmesi ve kurumsallaştırılması çalışmalarında baş aktör olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bir yandan, kamu görevlilerinin kendilerine yapılan haksızlıklara karşı hak ve yükümlülüklerini bilmelerinin, diğer yandan, kamu hizmetlerine uygun bir sorumluluk ve hesap verebilirlik sistemini sağlayan yönetim etiğinin en önemli uygulama aracı olan Komite (Committee on Standarts in Public Life), kamuya hizmet edenlerin uygulaması ve uymaları gereken etiksel çerçeveyi çizmiştir. Bu bağlamda, kamusal alana ilişkin artan endişelere yönelik önemli bir adım olduğu, yönetimde etik-dışı davranışların azaltılması ve etik ilkelerin rehber edinilmesine önemli bir katkı sağladığı söylenebilir. Sağlanan bu kurumsal-laşma faaliyeti ile iyi yönetim anlayışının tesis edilmesi ve etik-dışı durumların alınacak önlemler ile azaltılması mümkün kılınarak, kamu kaynaklarının ka-musal hayatın ilkelerine uygun bir şekilde kullanımının önü açılacaktır.

İngiltere’deki yönetim etiği çalışmalarını konu edinen bu makale, üç bölüm ile bir sonuç ve değerlendirme bölümünden oluşmaktadır. Makalenin birinci bölümünde, yönetim etiğinin kapsam ve sınırlılıklarına yer verilmekte; ikinci bölümünde, İngiliz idari yapısının genel bir değerlendirilmesi yapılarak, yönetim etiğine ilişkin temel düzenlemeler irdelenmekte ve yönetim etiği alanında bir kurumsallaşma adımı olan Kamu Hayatında Standartlar Komitesi ve hazırladığı raporlar değerlendirilmektedir. Makalenin sonuç bölümünde ise İngiltere’deki çalışmalar ışığında ülkemizde bu alanda yaşanan son düzenle-meler irdelenmektedir.

BİRİNCİ BÖLÜM

YÖNETİM ETİĞİNİN KAPSAM VE SINIRLILIKLARI

1980 ve 1990’lı yıllar Batı dünyasında yönetsel reform çalışmalarında altın çağ olarak ifade edilmektedir. Bu reformların yapılmasının ya da reformlara gerek duyulmasının temel nedenleri ekonomik yaklaşımlarda kaynağını bul-maktadır. Bu yaklaşımlarda; artan bütçe açıklarının kapatılması gerektiğinden, hükümetler çeşitli tedbirler düşünmüş ve kamu harcamalarını kısmak, vergi gelirlerini artırmak ya da kamu hizmetlerinin maliyetini düşürmek gibi alternatifler üzerinde durmuşlardır. Daha az maliyetle hizmet sunma anlayışı, etkin ve verimli bir şekilde hizmet sunma arayışlarını gündeme getirmiş ve yönetimin mevcut faaliyetlerine eleştirel bir bakış kazandırmıştır.[1] Bu eleştirel anlayış doğrultusunda, yönetimin hizmet ve faaliyetlerini daha yansız, adil, eşitlikçi bir şekilde sunması, sorumluluk bilinci içinde davranılması ve kamu kaynağının etkin kullanılması gereklilikleri üzerinde durulmuştur. Böylece ahlak temelli bir yönetim anlayışı, alternatif bir çözüm olmuş ve etiksel bir yönetim, hizmet kalitesinin ve verimliliğinin artırılmasının bir yolu olarak düşünülmüştür. Dahası, kamuoyunun beklentilerine cevap vermek, kamu yararını güvence altına almak ve hem hizmetten yararlananların hem de hizmeti sunanların haklarının korunması gerekliliği kamu yönetiminde etik arayışların doğmasına sebep olmuştur.

Öncelikle etik sözcüğü, hem geleneksel hem de günlük dildeki kullanımı ile ahlak ve töre sözcükleriyle eşanlamlı kullanılmakta ve etik ahlakın bir çalışma alanı halini almaktadır.[2] Toplumsal düzenin temelini oluşturan kuralların oluşumunda önemli ve belirleyici bir unsur olan etik, neyin yapılıp-yapılmayacağının, neyin istenip-istenemeyeceğinin ya da neye sahip olunup-olunamayacağının  istenmesidir.[3]

  Peki etiksel bir yönetim neyi hedeflemekte ve neyi içermektedir? Yönetsel etik, yönetsel kararların verilmesinde tutarlı, tarafsız ve gerçeklere dayanmayı, bireylerin varlık ve kişiliklerine saygı duymayı, herkes için en iyi olacak eylemlerin seçilmesini ve bu eylemlerde; adalet, eşitlik, tarafsızlık, dürüstlük, sorumluluk, açıklık, sevgi, hoşgörü gösterme gibi evrensel değerleri temel almayı sağlayan ve yöneticilere kamu hizmetlerini sunarken eylemlerinde yol gösterici, rehber olan davranış ilkelerini içermektedir.[4] Ahlaki olmayan bir yönetim ise kamu çalışanlarının kendileri için mali kazanç sağlamaları,  siyasi veya nüfuz sahibi bir zevatın talepleri doğrultusunda; bir akraba, arkadaşa yardımcı olma durumlarını yani kötü yönetim, gücün kötüye kullanımını veya toplumun dayandığı temel ahlaki prensiplerle çatışan faaliyetleri de kapsa-maktadır. Etik-dışı bir yönetimde, rüşvet, nepotizm, menfaat çatışması, yolsuz-luk gibi çok farklı bozulma türlerini görmek mümkündür.[5]

Doğru bir yönetim için gerekli kuralları sağlayacak bir bireye veya gruba adapte edilen ahlak ilkelerinin ifadesi olan[6] yönetim etiği anlayışının yaratıl-masında, şu prensipler göz önünde bulundurulmalıdır.[7]

-     Kamu hizmetlerinde etik standartlar açık ve anlaşılır olmalı,

-     Etik kurallar yasal düzenlemelerle çelişki içinde olmamalı,

-     Kamu görevlileri için etik kılavuz ve danışmanlık mekanizmaları kurulmalı,

-     Kamu görevlileri, kendilerine karşı yapılan haksız eylemlere karşı hak ve yükümlülüklerini bilmeli,

-     Etiksel altyapıya siyasilerin katkısı, kamu çalışanlarının etiksel yönetimini güçlendirmeye dönük olmalı,

-     Karar alma süreçleri şeffaf olmalı ve kamuoyu bilgilendirilmeli,

-     Yönetim sistemi, bozulmalarla mücadele edebilir hale getirilmeli,

-     Yönetim karar ve politikaları, etik davranışları ilerletmeye dönük olmalıdır.

Etik altyapısını oluşturmada kullanılacak araçlar ise; politikacıların desteği, etkili bir yasal çerçeve, etkin hesap verebilirlik mekanizmaları, hizmet içi eğitim gibi profesyonelleşme çalışmaları ve bir etik koordinasyon kurumunun teşekkül etmesi şeklinde sıralanabilir. Ayrıca kamu hizmeti koşullarında adalet, eşitlik ve uygun ücret sisteminin sağlanması da önem arz etmektedir.[8]

Bu bağlamda, yönetim etiğine ilişkin temel ilkeler; adalet, eşitlik, doğruluk, tarafsızlık, sorumluluk ve hesap verebilirlik, insan haklarına bağlılık ve kuruma sadakat, olumlu insan ilişkileri kurma ve kaynakları etkin kullanma yani tutumluluk olarak belirlenirken, yönetimde etik-dışı davranışlar ise ya bir ülkenin yasal normlarına karşı olan ve bu nedenle hukukun cezalandırma kapsamında gördüğü faaliyetler ya da toplumun dayandığı temel ahlaki normlarla çatışan faaliyetleri içermektedir. Ahlaki olmayan bir yönetim felsefesi ise sadece rüşvet ve fonların uygunsuzluğu gibi sorgulanabilir, cezalandırılabilir hareketlerin uygulamalarını değil, akraba, arkadaşlara iyilikler yapma, resmi pozisyonları kullanmak amacıyla baskı kurma, nepotizm, patronaj vs. gibi çok çeşitli davranış türlerini içermektedir.[9]Yönetimde etik-dışı davranış türleri, kişisel güç kullanımına dönük etik-dışı davranışlar, maddi menfaat teminine dönük etik-dışı davranışlar ve resmi statü kullanımına dönük etik-dışı dav-ranışlar olmak üzere üç grupta incelenmektedir.

Yönetimde varolan bu etik-dışı durumlara karşı birtakım tedbirler geliştirilebilmektedir. Bu tedbirler, etik yasa ve komiteleri oluşturmak, çalışanların mal bildirimlerini kontrol altına almak ve ihbar etme mekanizmasından yararlanmaktır. Bir rehberliğin adı olan etik yasaları, yüksek davranış standartlarını desteklemek, kamu güvenini artırmak ve karar vermeye yardımcı olmak[10] yanında, etiksel yönetime dönük olarak profesyonelleri eğitmek gibi amaçlara sahiptir.[11]

Kamu görevlilerinin hazırlanan etik yasalarına uymalarını sağlamak ve bu yasaları yorumlamak amacıyla teşekkül eden etik kurulları veya komiteleri, etik yaklaşımı kurumsallaştırmada önemli bir yönetsel araç işlevi görmektedir. Etik komitelerinin görevleri, kamu görevlileri üzerinde içsel bir kontrolü geliştirmek veya desteklemek, uygunsuz davranışlar sergileyen kamu görevlileri üzerinde dışsal bir kontrolün yasal bir çerçevesini kurmak ve hem rolleri tanımlamak hem de kamu hizmetinde etiksel davranışı önemli kılan etiksel bir çerçeveyi geliştirmektir.[12]

Kamu görevlerini ifa edenlerin dürüstlüklerini güvence altına almada önemli bir diğer araç olan servet bildirimi yasaları ise, kamu görevlilerinin elde ettiği bütün gelirlerini (görevinin herhangi bir biçimde çıkarı olduğu iş, ortaklık ya da firma; ek kazanç, borsa ortaklığı, eş veya çocuklarının gelirlerini) beyan etmesini sağlayarak, kamu çalışanlarının mali menfaatlerini kontrol ederek, yönetim yasasında yüksek standartlar tesis etmektedir. Servet bildirimi, genellikle kamu görevlisince önceden hazırlanan bir formun doldurulması suretiyle bilgi istenmesidir. Bu formlarda, mümkün olduğu ölçüde açık ve sade ifadeler kullanılmalı, hangi hallerde gizlilik vasfının kalkacağı hususu düzenlenmelidir.[13]

Kamu görevlileri, görevleri dolayısıyla gizli bilgilere ulaşabilmekte ve bu bilgilerin saklanması konusunda büyük bir sorumluluk altına girmektedirler.[14] Bir görevli, resmi pozisyonunu bir yönetsel kararı etkilemede kullanıyorsa, bu karar ile ekonomik bir menfaat ediniyorsa, görevlinin ekonomik menfaat edinmesinde karar etkili olacaksa ve görevlinin ekonomik menfaati üzerindeki kararın etkisi genel olarak kamu menfaati üzerindeki etkisinden ayrılabilecekse, bu tür bir yasalaşmaya temel olabilecek standartlara konu çıkar çatışması durumlarının varlığından bahsedilebilir.[15]

Yolsuzluğun pek çok türünde, eylemlerin gizlilik içerisinde yürütülmesi, bu eylemlerin açığa çıkartılmasında sıkıntı çekilmesine neden olmaktadır. Bir kamu kurumunda, ahlak dışı davranışların varlığını en iyi bilen, o kurumda çalışan personeldir. İhbar etme (whistleblowing), bir kurumdaki yönetici veya çalışanların, yanlış uygulamaları, etik-dışı durumları ihbar etmeleri eylemidir.[16] Bu yöntemlerin hangisi kullanılırsa kullanılsın, yönetimin etkisel ve hukuksal temellerini korumak hedefi önem arzetmektedir.

İKİNCİ BÖLÜM

İNGİLİZ İDARİ YAPILANMASINDA YÖNETİM ETİĞİ

A- İDARİ YAPININ GENEL ÖZELLİKLERİ

Köklü bir devlet geleneğine sahip olan Birleşik Krallık; İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın birleşmesinden oluşmuştur. İngiliz yönetim sistemi, sadece İngiliz tarihi ve toplumsal özelliklerini değil, aynı zamanda toplumun siyasi tutum ve değerlerinde de etkisi görülen bir parlamenter sistemi yansıtmaktadır. İngiltere, modern dünyada yazılı anayasası olmayan ender ülkelerden biridir. Ancak, anayasal düzenlemenin yoksunluğu devleti oluşturan kurumlar arasındaki ilişki düzenine bir olumsuzluk katmamaktadır. Zira, pek çok yasal düzenleme ile temel kurumların yapılanmaları ve yetkileri belirlenmiş bulunmaktadır.

Parlamenter bir demokrasiye dayanmasına karşın, İngiliz Uluslar Toplu-luğu’nun başı olan Kraliçe, aynı zamanda devleti temsil etmektedir. Hukuki açıdan devletin başı olan kraliçe; İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlan-da’daki yargının ve İngiliz kilisesinin de başı konumundadır.[17]

Yasama erki; Kraliçe-Taç, Lordlar Kamarası ve Avam Kamarası ile temsil edilmektedir. Parlamento, varolan hukuk kurallarını icra etmek, hükümetin günlük idaresini eleştirmek ve takip etmek görevlerinin yanısıra, yeni hukuk normları ihdas etmek ve idarenin kullanacağı araçları, örneğin vergileri belirlemek yetkisine de haizdir.[18]

İngiliz yönetim yapısındaki ana hizmet birimleri ise yürütme erkinin de temsilcisi olan Başbakan ve Kabine’den oluşmaktadır. Kabine Genel Sekre-terliği (Cabinet Office), başbakana sağlanan bir kurumsal destek birimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kabineye ait iş ve işlemlerin yürütüldüğü bu birim, kabine ve alt komitelere destek hizmetinde bulunmakta, hükümetin poli-tikalarını koordine ederek yönetim mekanizmasını ve kamu personelini yönetmektedir.[19] Bakanların Başbakan tarafından seçildiği Birleşik Krallık’ta,  birbirinden farklı özelliklere  sahip dört  bakanlık türü bulunmaktadır. Ayrıca, yönetim yapısı içerisinde yarı-kamusal nitelikteki örgütlenmeler de önem arzetmektedir. Devletin bir kısım faaliyetlerini yürüten ancak siyasi iradenin yönlendirmesi ile bakanlıkların uç birimleri olarak oluşturulan, kamu ve özel sektör arasında kalan bu kurumlar, yarı kamusal örgütlenmeler veya quango’lar olarak tanımlanmaktadır. Bu örgütler, faaliyet alanları açısından yürütme birimleri (executive bodies-hükümet adına yönetsel, icrai, düzenleyici ve ticari nitelikte fonksiyonlar gören örgütler), danışma komiteleri (advisory committies-bakanlara ve diğer yetkililere bağımsız olarak uzmanlık hizmeti veren birimler), hakem heyetleri (tribunals-hukuki açıdan uzmanlık gerektiren alanlarda üst itiraz kurulu fonksiyonu gören unsurlar) ve mahkum yakınları kurulları (prison boards of visitors- hapishane yönetim sisteminin işleyişini gözetleyen birimler) olmak üzere dört kısma ayrılmaktadır. Birleşik Krallık devlet örgütlenmesi, sistemin çok önemli bir parçası olan  bölgesel ve yerel düzeyde örgütlenen kamu yönetimi, yargı organları ve ordudan oluşmakta ve bu organların tümü, bürokratik bir nitelik arzetmektedir.[20]

B- Yönetim Etiğine İlişkin Geçmiş Çalışmalar

1. genel durum

İngiliz idari yapılanmasında yönetim etiğinin geçmişi, üç döneme ayrılarak incelenebilir. 1866 Hazine Kesin Hesabı’ndan I.Dünya savaşına kadar olan ilk periyod, "kurallar periyodu"; 1914'den 1968 Fulton Raporu’na kadar olan ikinci periyod, "gelenek ve ethos periyodu" ve 1968 yılından günümüze kadar olan dönem ise etkili, etkin ve ekonomik olarak değerlendirilen "hesaplama" periyodudur.[21] Bu üç periyod öncesinde yönetim etiğine ilişkin uygulama ve anlayışa bakıldığında, 18. asır süresince yönetimde patronajın sürekli bir artış eğilimi gösterdiği göze çarpmaktadır. Bu asırda, savaşların kamu harcamalarına eklenmesi ile daha fazla kamu sözleşmesi imzalanmış, bu durum ise, daha fazla vergi toplayıcısını gerekli kılmıştır. Ayrıca, başarılı savaşların yapılması kolonileri yaratmış ve koloni yönetimleri için daha çok insana gereksinim duyulmuştur. Bir başka açıdan bakıldığında ise, kurulmuş kilise patronajı üzerindeki devlet kontrolünün gelişmiş olmasının, politikacıların daha nüfuzlu kişilerin taleplerini tatmin edebilmelerini sağladığı görülmektedir.

1832 yılı öncesindeki elli yıl, isteksiz ve ani bir reform süreci olarak değerlendirilebilir. Örneğin, 1782 yılına gelindiğinde, iki reformun doğrudan doğruya seçimlerdeki bozulma etkisini sorguladığı dikkat çekmektedir.

1786 yılında ise yerel seçimlerde rüşveti önlemek için hazırlanan bir taslak Avam Kamarası'ndan geçmesine rağmen Lordlar Kamarası’nca bozulmuştur. Keza, 1809'daki bir yasa, milletvekillerinin dönüşüyle ilişkilendirilen bozulma anlaşmalarını yapmadan cezaları empoze etmiş ve bu kamu temayülü bir ilerlemeye işaret etmesine rağmen kısmi bir etki yaratmıştır. Yasada ayrıca, bakan ve kamu görevlilerince seçimlerin manipüle edilmesi yasaklanmıştır.[22]

19. asrın başlarında patronaj sistemin yarattığı sorunlara yönelik pek çok eleştiri yapılmıştır. Northcote-Trevelyan Raporu ile yönetim kadrolarına yapılacak atamalarda, açık yarışma sınavlarının ölçü olması tavsiye edilmiş, ancak bu öneri bazı eleştirmenlerce ütopya olarak nitelendirilmiştir.[23] Rapor, idarenin etkin olmamasını ve kamu açıklarının varlığını, patronajın varlığına dayandırmış ve sistemin düzeltilmesi amacıyla bir dizi tavsiyede bulunmuştur. Bu rapor sonrasında ise 6 önemli rapor daha hazırlanmıştır. Bunlar;[24]

- 1874 Playfair Komitesi Raporu;  rutin  ve  entelektüel  çalışma  arasındaki ayrımı vurgulamış ve görevlerin farklılaştırılmasını tavsiye etmiştir.

- 1886 Ridly Komisyonu Raporu; Playfair Komitesi’yle belirtilen ilkeleri rapor etmiş ve tekrarlamıştır.

- 1914 Royal Komisyonu Raporu; atama usullerini, açık yarışma sınavı çalışmalarına ilişkin hususları rapor etmiş, değişiklik ve gelişmeleri tavsiye etmeyi gerekli görmüştür.

- Bir diğer önemli rapor 1929 Tomlin Royal Komisyonu Raporu’dur ki bu rapor, sınav sistemi lehinde ve aleyhindeki argümanları toplamıştır.

- 1955 Priestly Royal Komisyon Raporu; adil bir karşılaştırma yaparak bilinen hususlarda tekrar edilen tavsiyelerde bulunmuştur.

- 1968 Fulton Raporu ise, İçişleri Bakanlığı’nın Northcote-Trevelyan Raporu’nun  ürünü  olduğunu savunarak, yönetimi daha profesyonel kılmak için tavsiyelerde bulunmuş ve sınıf yapısının kaldırılmasının gerekliliğine dikkat çekmiştir. Sözkonusu rapor ayrıca, Northcote-Trevelyan Raporunu bir bölüm olarak yeniden yayınlamıştır.

Fulton Raporu’ndan günümüze kadar gelen üçüncü periyot içerisinde ilk etkileyici çalışma, Kamu Hayatında Standartlar Komitesi, bir başka ifadeyle, Nolan Komitesi çalışmalarıdır. 1994 yılında oluşturulan Kamu Hayatında Standartlar Komitesine ve Komite’nin günümüze kadar hazırladığı dokuz rapora izleyen kısımlarda yer verilmektedir.

18. asırdan günümüze kadar süregelen zaman içinde, yukarıda büyük önem arzeden çalışmalarda da değinildiği üzere, yönetim etiği; modern bir yönetim yapısına ulaşma gayesiyle yönetsel reform çalışmalarının içinde sürekli yerini almıştır. Yönetim etiğinin bu çalışmalardaki temel yansıması, modern bir personel yönetimi oluşturabilme çabalarında kendini göstermiş ve sağlanan uzmanlaşma, açık yarışma veya disipline ilişkin düzenlemeler ile etik-dışı durumları azaltmak hedeflenmiştir. Ancak yaşanan olumsuzluklar, yönetimde etik olmayan durumların varlığını gözler önüne sermiş ve yönetimde etik yaklaşımların gerekliliğinin kabul edilmesi sonucunu da beraberinde getirmiştir.

2- Northcote - Trevelyan Raporu

1980’lerde yaşanan küreselleşme olgusunun da etkisiyle, yönetimde etik olanı belirleyerek, etik-dışı durumları azaltmak fikri müstakil pek çok çalışmaya konu olmuştur. Bu nedenle, 1980’lere kadar gelinen süreç içerisinde yönetimde etik anlayışı tesis etme, personel yönetimi ve modern bir kamu yönetimi oluşturma çalışmalarında adı konulmamış gizli bir hedef olarak kendini göstermektedir.

19. asrın sonlarına kadar İngiltere’de merkezi hükümetin çeşitli birimle-rinde örgütlenme ve personel yönetimine yönelik prensipler bulunmamaktaydı. Bu asırda 1855 tarihi, genel olarak bugünkü kamu yönetimi anlayışının temellerinin atıldığı ve kamu yönetimi sorunlarının irdelendiği bir tarih olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda Northcote-Trevelyan Raporu, örgütlenme ve personel yönetimine ilişkin ilkeleri saptamış ve mevcut sistemi eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmiştir.[25] Rapor, yönetimi modern ilke ve esaslara kavuşturmayı hedeflerken, yönetimde artan kamu harcamalarının temel nede-nini, patronaj, partizanlık vb. etik-dışı usullerin varlığına bağlaması açısından önem arzetmektedir.

1854 yılında Hazine yardımcı sekreteri Sir Charles Trevelyan* tarafından hazırlanan ve aynı adla anılan rapor; hizmete girişte açık yarışma sınavlarının ölçü olması, yükselmede kıdemden ziyade liyakatin esas alınması, yönetimin ayrı birimlerin bir dizisi olarak değil, bir bütün olarak değerlendirilmesi gereği üzerinde durmuş ve daha fazla sorumluluk gerektiren görevlere üniversite eğitimi almış gençlerin atanmasını öngörmüştür. Raporda ayrıca, adayların atanılacak kadrolara uygunluğunu test etmede birleştirilmiş bir sınav sisteminin gerekliliğine de dikkat çekilmiştir. Rapora göre, bu sınavlar özel atamalara yönelik olmalı ve sınavı yapacak olanlar yalnızca adayların nitelikleriyle ilgilenmelidirler. Ayrıca, atama sonrasında adaya bir deneme süresi tanınması ve adaylık süresinin ancak Bakanlar ve üst düzey görevlilerce sınırlandırılması salık verilmektedir.[26] Raporda yer verilen tavsiyelerin bütünüyle kabul edilmesi için onbeş yıl geçmiş ve 1855’de Kırım Savaşı nedeniyle patlak veren yönetsel skandallar, Civil Service Commission’un (Kamu Görevlileri Komisyonu) kurulmasına sebep olmuştur. Anılan Komisyon’un görevi, birimlerin adaylarda aradığı nitelikleri belirlemek olarak tespit edilmiştir. Dahası, yapılan bir dizi tartışma sonrasında “açık yarışma” ilkesi kabul edilmiş ve adayların seçimi de Komisyon’un inisiyatifine bırakılmıştır.[27]

Personel yönetimini modern ilke ve usullere kavuşturmak hedefine yönelen bu rapor, yönetimde etik-dışı durumların varlığını kabul etmesi bakımından büyük önem arzetmektedir. Rapora ilişkin bir diğer önemli husus da kamu harcamalarındaki artışın ve kamu verimindeki azalmanın etik-dışı, yolsuzluk durumlarıyla ilişkilendirilmesidir. Bu noktada sözkonusu rapor, etiksel bir yönetime doğru atılan ilk adım olma özelliğini taşımaktadır. 1855 yılında yayınlanan bu rapor ile yönetimde etik-dışı durumlarla mücadele ve etiksel alt yapı oluşturma çalışmaları, modern bir personel yönetiminin tesisi ile gerçeklik bulmuş ve modern kamu yönetiminin bir parçası haline gelmiştir.

3- Fulton Raporu

Yönetimde yeni bir model oluşturmak amacıyla 1968’de oluşturulan bir komite tarafından hazırlanan Fulton Raporu, İçişleri Bakanlığı’nın Northcote-Trevelyan Raporu’nun bir ürünü olduğunu ifade ederek, daha profesyonel bir yapılanmanın gerekliliğine işaret etmiştir.[28]

Northcote-Trevelyan Raporu’nu bir bölüm olarak yeniden yayınlayan sözkonusu raporda; tüm sınıfların yürürlükten kaldırılması ve tek, birleştirilmiş bir derecelendirme yapısı oluşturulması; yönetimde ileri düzeyde eğitim ile personel arasında daha geniş bir profesyonellik sağlanarak, özel bölgelerde uzman olacak yöneticilerin desteklenmesi; atama yapılırken mezun olunan bölümün dikkate alınması ve yönetim, ekonomi vs. alanlarda eğitim vermek suretiyle, atamalarda ileri düzey eğitimi sağlamak için bir Yönetim Koleji’nin kurulması ve her yönetim biriminde, yöneticisinin bakana doğrudan bağlı olacağı bir planlama birimimin oluşturulması konularında tavsiyelerde bulunul-muştur.

Komite tarafından yapılan bu tavsiyeler ışığında, Kasım 1968’de Kamu Yönetimi birimi kurulmuş ve birimin ilk başkanı, Fulton tavsiyelerini uygulamaya dönüştürmeyi hedefleyen bir emirle atanmıştır. Dahası, Yönetim Koleji 1969’da hükümetçe kurulmuş, ancak, birimler için planlama ünitesinin kurulmasına ilişkin tavsiye gözardı edilmiştir. Rapor, yönetimde uzman-laşmanın, hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimin ve daha da önemlisi planlamanın gerekliliğini ciddi bir biçimde vurgulaması bakımından önem arzetmektedir. Ancak, Fulton ve sonrası, reformlara karşı varolan bürokratik direncin çarpıcı bir hikayesi olmuş[29] ve Fulton Komitesi tavsiyeleri ile hedeflenen reformlar, hayata geçirilemeyen uzun vadeli tedbirler olarak kalmıştır.[30]

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YÖNETİM ETİĞİ ALANINDA KURUMSALLAŞMA ÇALIŞMALARI

A- Kamu Hayatında Standartlar Komitesi (Com-mIttee on Standards In PublIc LIfe - Nolan CommIttee)

1980’li yıllardan günümüze kadar gelen süreç içerisinde yönetim alanında etik olanı belirlemenin gerekliliği ortaya çıkmış ve yönetim etiği, bir alt disiplin olarak varlığını hissettirmiştir. İngiliz yönetim yapısında ise yönetimde bozulma tehdidinin artması ve kamusal alana ilişkin standartların muğlaklığı, yönetim etiği çalışmalarının yönetimin yeniden yapılanma çalışmalarından müstakil bir biçimde ele alınmasını gerekli kılmıştır. Bu doğrultuda, yönetim veya personel yönetimi alanında sağlanan kısmi gelişmelerin ötesinde, yönetimde etiksel bir altyapının oluşturulması anlamında ciddi adımlar atılmış bulunmaktadır.

Yönetimde doğru ve yanlış olanı belirleyerek gayri ahlaki durumları en aza indirmek hedefiyle standartlar oluşturma çabası, Ekim 1994’de Başbakan John Major’ın desteği ve girişimiyle Kamu Hayatında Standartlar Komitesi’nin tesisiyle sonuçlanmıştır. Kamusal alanda artan endişelerin bir göstergesi olan ve yüksek etik standartlara geri dönüşün anahtarı niteliğinde olan Komite[31], kamu hayatında doğruluğun en yüksek standartlarını tesis etmek amacıyla tavsiye-lerde bulunmak ve ticari, mali nitelikteki faaliyetlere ilişkin meseleleri incelemek amacı taşımaktadır.[32] Dahası Başbakan Major, "Kamu hayatında yönetme kuralları silik ya da yetersizse, Komite onları açık kılacaktır. Fakat bu görev sadece acil sorunları karşılamamaktadır. Gerektiğinde tamir etme olarak da adlandırılan bir etik çalışma merkezi, bir referans otoritesi, bir başvuru makamı olarak hareket edecektir" demiştir.

Kamu Hayatında Standartlar Komitesi, danışma niteliğinde bir NDPB (Non-Depatmantal Public Body) işlevi görmekte olup, öncelikle ihtiyacı ve amacı belirlemekte, sonrasında ise sekreterya göreviyle birlikte, örgütlenme ve operasyonel faaliyetleri içererek “hafif dokunuş-rötuş” yani “light-touch” sağlama hedefine yönelmektedir. Kabine Genel Sekreterliği (Cabinet Office) desteğiyle faaliyetlerini sürdüren Komite, üç yıllığına seçilen on üyeden oluşmaktadır. Üyeler; yönetimde tarafsızlık, entegrasyon ve nesnelliğin en yüksek standartlarını gözetmek ve kamuya, başbakan ve parlamentoya karşı so-rumluluklarının bilincinde olmakla mükelleftirler. Üyeleri kollektif sorumluluk içerisinde olan Komite’nin faaliyetlerinden ve performansından dolayı parlamentoya karşı sorumlu olan ise Başbakandır. Komite ve Başbakan arasındaki iletişim Komite Başkanı tarafından sağlanmakta,  Komite başkanı ise, etkin bir liderlik sağlama sorumluluğu altında kamuya karşı Komitenin görüşlerini temsil etmektedir. Bu doğrultuda, 1997 Kasım’ında Lord Neill of Blodon C., Lord Nolan'ı başarıya ulaştırmak için atanmış bulunmaktadır. Anılan Komite, günümüze kadar 9 rapor yayınlamış olup, 400’den fazla tavsiyede bulunmuştur. Ayrıca Komite, on kategorideki kamu çalışanını kapsamaktadır. Bunlar;

-       Bakanlar

-       Kamu Görevlileri              icracı

-       Danışmanlar

-      

Yasa Yapıcılar

 

Parlamento Üyeleri

 

-       Avrupa Parlamentosundaki BK Üyeleri

-      

Yerel Yönetim Çalışanlarıdır

 

Seçilmiş Üyeler

 

-       Üst Düzey Çalışanlar

-       NHS(National Health Service) ve NDPBs (Non- Departmantal Public Bodies) birimleri Üye ve Üst Düzey Çalışanları,

-       Bakanlık Dışı Kamu Çalışanları ve

-    Kamusal Fonlarla Görevlerini Yürüten Diğer Birimlerin Üyeleri ve Üst Düzey çalışanlarıdır.

Sözkonusu Komite, siyasi nitelikte kamu görevlilerini de kapsamına alarak, siyasi alana da etiksel bir bakış kazandırmayı hedeflemiştir. Ayrıca, siyasi iradenin desteği ile teşekkül etmiş olması, Komite’nin varolma savaşına şüphesiz çok önemli katkılar sağlayacaktır. Kamusal hayata ilişkin öncelikle yedi temel ilke belirleyen Komite, bu ilkeleri güçlendirmek ve uygulanabilir kılmak için kullanılabilecek üç mekanizma veya genel silsile belirlemiştir. Bunlar;

Yönetim Yasası (Code of Conduct): Bütün kamusal birimler, bu ilkelerle birleşen Yönetim Yasasını düzenlemelidir.

Bağımsız Araştırma: Yönetimin içsel sistemleri, bağımsız araştırmalarla desteklenmelidir.

Eğitim: Kamu birimlerinde uygulanacak yönetim standartlarını, bilhassa, rehberlik, hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimi ilerletme ve zorunlu kılmada daha ciddi adımlar atılmalıdır. 

Kamu hayatına ilişkin olarak saptanan bu üç mekanizma, raporda kapsamı çizilen kurumlara kamu hayatının yedi temel ilkesini uygulayarak, etik-dışı durumları azaltmakta da önemli fonksiyonlar üstlenmiş bulunmaktadır.

B- Kamu Hayatının Yedi Temel İlkesi

1994 yılı itibariyle, kamusal alanda etiksel standartlar oluşturma amacıyla tesis edilen Kamu Hayatında Standartlar Komitesi, kamu hayatında uygulanması gereken bu ilkeler ile tüm kamu çalışanlarının görevlerini icra ederken dikkat etmeleri gereken hususları saptamıştır. Bunlar;

a- Bireysel Düşünmeme (Bencil Olmama)- Kamu Yararını Gözetme: Bu ilke, kamu çalışanlarının, kamu yararını gözeterek hareket etmesi, kendileri, aileleri veya arkadaşları lehine, mali veya başka nitelikte kazançlar elde etmemesi gereğini ifade etmektedir.

b- Entegrasyon: Kamu çalışanlarının resmi görevlerini yerine getirirken performanslarını etkileyebilecek kurum dışı örgütler veya kişiler için mali veya başka zorunluluklar/yükümlülükler altına girmemeleri gereğine işaret etmek-tedir.

c- Nesnellik: Kamuda yapılacak atamalarda,  ödüllendirme veya bireylere fayda sağlayan faaliyetlerin yürütülmesinde, liyakatin esas alınmasıdır.

d- Hesap Verebilirlik: Kamu çalışanlarının, kamuya ilişkin karar ve hareketlerinden dolayı hesap verme ve gerekli araştırma birimlerine yardımcı olma hak ve yükümlülüğüne işaret etmektedir.

e- Açıklık: Kamu çalışanlarının aldıkları kararlar ve yaptıkları faaliyetler hakkında mümkün olduğunca açık olması, kararlarının nedenlerini açıklaması, ancak kamu yararının gerektirdiği durumlarda bilgiyi gizlemesidir.

f- Dürüstlük: Sözkonusu ilke, kamu çalışanlarının, kamusal görevleri ile ilişkili özel menfaatlerini açıklama ve kamu menfaatini koruyacak şekilde çatışmaları çözecek adımları atma görevini ifade etmektedir.

g- Liderlik: Kamu çalışanları, bu ilkeleri liderlik ve örneklemeyle desteklemeli ve yüceltmelidirler.

Kamusal hayatın yukarıda sıralanan yedi temel ilkesi, 29 OECD ülkesinde uygulanan etiksel ilkelerle de benzerlik göstermekte ve Birleşik Krallık'ta aşağıda belirtilen kurumlara adapte edilmiş bulunmaktadır:

*      Birleşik Krallık Parlamentosu,

*      İskoçya Parlamentosu,

*      Galler Asamblesi,

*      Kuzey İrlanda Asamblesi,

*      İcracı NDPBs (Non-Departmantal Public Bodies), Danışman NDPBs,

*   İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda' daki Üniversite ve Kolejlerin Yönetici Birimleri,

*      Yerel Muhasebe için Eğitim ve Staj Ulusal Konseyi,

*      İskoçya Lise Kurumları Yönetici Birimleri ve

*      Konsey Üyeleri İçin Yönetim Yasası Modelidir.[33]

C- Kamu Hayatında Standartlar Komitesinin Hazır-ladığı Raporlar

İngiliz Kamu Yönetimi, 1994 tarihli bu referans otoritesini tesis ederek, kamuya hizmet edenlerin uyguladıkları ve uyulması gereken etiksel sınırları çizmiş ve yönetim etiğine ilişkin tedbirleri alma yolunda önemli adımlar atmıştır. Komite; yönetim/etik yasası tesis etmek, bağımsız araştırmayı ve dolayısıyla menfaatlerin kaydını sağlamak ve gerekli eğitim faaliyetlerinde bulunmak üzere belirlediği üç önemli silsileyi benimsemiştir. Daha da önemlisi; bireysel düşünmeme veya kamusal yararı gözetme, entegrasyon, nesnellik, hesap verebilirlik, açıklık, dürüstlük ve liderlik olarak saptadığı yedi önemli ilkeyi kamuya kazandırmıştır. Bu ilkeler, tüm kurum, kuruluş ve çalışanlar için rehber kabul edilmiştir.

Kamu Hayatında Standartlar Komitesi (Committee on  Standarts in Public Life), oluşumundan günümüze kadar olan süre içerisinde dokuz rapor hazırlamış, bu raporlar ile pek çok tavsiye ve gözlemde bulunmuştur. Ha-zırlanan raporlardan ilkinde (Kamu Hayatında Standartlar Raporu-Standards in Public Life) parlamento üyeleri, bakanlar, kamu çalışanları ve diğer birim çalışanlarının sorumlulukları yinelenerek yükümlülükleri hatırlatılmıştır. Rapor, kamu hayatının yedi ilkesine yer vermiş, temel üç silsile belirlemiş, menfaat kaydı için gereken düzenlemelerin yapılmasını talep etmiş ve bir bağımsız Kamu Atama Komisyonu’nun tesisinin gerekliliğine dikkat çekmiştir. Komite, ilk rapor sonrası Wicks Komite’ye kadar olan süre içerisinde üç rapor daha hazırlamış ve bu raporlarda yerel kamu harcama birimlerinin harcamalarını sınırlandırmaya yönelik tavsiyelerde bulunmuştur.

Komite’nin Yerel Kamu Harcama Birimleri (Local Public Spending Bodies-1996) adı altında hazırladığı ikinci rapor, özel düzenlemelere konu olan, genel olarak yerel topluluklara kamu hizmetini sunmak amacıyla faaliyette bulunan ve yıllık 15 milyar pound harcamada bulunan 4.500 birimi içermektedir. Üyeleri merkezce atanmayıp seçimle iş başına gelen bu birimler, kar gayesi gütmeyen kuruluşlardır. Bu kapsamda rapor, yerel kamu harcama birimleri için temel standartları belirleme amacı gütmekte ve iki ana öneride bulunmaktadır. Bunlar;

- Bir vatandaş bir hizmeti satın aldığında, hükümet veya yerel otorite hem kullanıcının hem de vergi mükellefinin menfaatini güvence altına alma sorumluluğu içinde hareket etmeli,

- Özerk fakat merkezden finanse edilen yerel birimlerin etkin bir şekilde yönetilmesini sağlamak amacıyla, rehber ilkeler ve belirlenen engellemeler ışığında, mümkün olduğunca merkezi idarece kontrolü sağlanmalı, ayrıca, Hükümet ve parlamento, yerel mekanizmaların hesap verebilirliğini sağlamak için gereken desteği vermeli şeklinde ifade edilebilir.

Bu öneriler doğrultusunda, Komite iyi yönetim prensiplerinin rehber edinilmesine ve etik-dışı durumları ihbar etme mekanizmasına işlerlik kazan-dırılmasına yönelik iki temel tavsiyede bulunmuştur.

Anılan komite tarafından hazırlanan üçüncü rapor, İngiltere, İskoçya ve Galler'deki Yerel Yönetimlere İlişkin Yönetim Standartlarına (Standarts of Conduct in Local Government in England, Scotland and Wales-1997) ilişkin bulunmaktadır. Bu raporda, yerel yönetimlerde "iyi yönetim"in nasıl sağla-nacağı sorunsalına odaklanılmış olup, yanlış uygulama veya bozulmaların varlığına rağmen, yönetimdeki önemli bir kesimin yüksek yönetim stan-dartlarını tesis etme gayretinde olduğunun altı çizilmektedir. Ayrıca, kendi menfaatleri için yerel yönetimlerdeki statülerini kullananların sayısının, toplumlarına hizmet etme arzusunda olanlara nazaran çok daha düşük seviyede olduğu da belirtilmektedir.

7 Kasım 1997 tarihinde Komite tarafından hazırlanan dördüncü rapor ise, İcracı Birimler (NHS ve NDPBs) ve Yerel Kamu Harcama Birimlerinde Yönetim Standartlarının Gözden Geçirilmesine (Review of Standarts of Conduct in Executive NDPBs, NHS Trusts and Local Public Spending Bodies) ilişkin bulunmaktadır. Bu birimler “quangos” (Quasi-Autonomous Non-Governmental Organizations) olarak da ifade edilmektedir.* Komite, bu birimlere uygulanan ilk iki raporda belirtilen önemli tavsiyelerin kabul edildiğine dikkat çekerek, düzenleyici birimlerin bu tavsiyeleri gerçekleştirmek doğrultusunda çalıştıklarını ifade etmektedir. Kamu harcamalarının %6’sını yapan, yıllık 81 milyar pound harcama sorumluluğunda olan ve genellikle gönüllü olmak üzere toplam 90.000 üyeden oluşan 3.300 birimi kapsamına alan bu rapor, yönetimin muhtemel politizasyonu ile ilişkilendirilen sorunları ve bakan ve kamu görevlilerinin yönetim standartlarını tartışarak 22 gözlemde bulunmuştur. Sözkonusu rapor sonrasında, Hükümet tarafından 1 Haziran 1998’de Hareket Planı hazırlanarak, 17 birim için gözlemlerde bulunulmuş ve hareket tarzı saptanmıştır.[34]

Beşinci rapor (The Funding of Political Parties in the UK- Birleşik Krallık’daki Siyasi Parti Fonları) Komite’nin referans tanımlarını geliştirip değiştirmesi ve siyasi etiği de kapsamına alması bakımından önem arz etmektedir. Raporda, siyasi partilere yapılan bağış ve harcamaları denetlemek üzere bağımsız bir Seçim Komitesinin kurulması önerilmiş, Hükümet de bu öneriyi kabul etmiştir. Oluşturulacak Seçim Komitesi, demokratik süreçte işbirliğini geliştirmek sorumluluğuna sahip olacak ve siyasi partilerin sicil memurluğu görevini üstlenecektir. Ayrıca partilerin büyük orandaki bağışlara daha az bağımlı olmalarını sağlamak amacıyla bu bağışlardan vergi alınmasını da önermektedir.

Komite başkanlığına Sir Nigel Wicks’in atanması dolayısıyla Wicks Komite olarak adlandırılan bu dönemde, toplam beş rapor daha hazırlanmıştır. Hazırlanan raporlar, standartları güçlendirme, Lordlar ve Avam Kamarası yönetim yasası üzerine tavsiyelerde bulunma ve Kamu Yönetimine ilişkin sınırlamalara yöneliktir.

Standartları Güçlendirmek (Reinforcing Standards) adı altında hazırlanan altıncı raporun öncelikli hedefi, ilk raporda bahsedilen tavsiyelerin uygulan-masını gözden geçirmek, sonrasında ise bakanlar ve kamu çalışanlarının lobby faaliyetleri konusunda danışmanlara yönelik olarak yapacağı düzenlemelere ilişkin tavsiyelerde bulunmaktır. Rapor, parlamento üyeleri, bakanlar, kamu görevlileri, özel danışmanlar, lobbyler ve tüm parti grupları, hükümet faaliyetlerinin finansmanı, kamu atamaları, orantılılık ve iş atamaları hususlarını kapsamına almış ve 41 tavsiye ile 4 gözlemde bulunmuştur. Bunlar, yönetim yasasının gözden geçirilmesi, bir Kamu Yönetimi Yasası’nın ileri düzeyde tanıtımı, lobbylerle olan tüm ilişkilerin bir kaydını bakan ve kamu çalışanlarına sağlamak hususlarını içermektedir.

 Komite’nin önderliğinde hazırlanan raporlardan bir diğeri ise, 31 Mart 2002 tarihinde uygulamaya konulan Lordlar Kamarası’ndaki Yönetim Yasası’nı (Standarts of Conduct in the House of Lords) sağlayan rapordur. Raporun amacı, kamuoyu ve parlamento görevleri açısından istenilen Yönetim Standartları hususunda Lordlar Kamarası üyelerine bir rehber oluşturmak ve Kamara üyelerinin parlamento ve kamuya dair görevlerini yürütürken, kamu güvenini tesis etmede gerekli olan açıklık ve hesap verebilirliklerini mümkün kılmaktır. Rapora göre, Kamaranın üyeleri; Kamu Hayatındaki Standartlar Komitesi ile tanıtılan yedi genel ilkeyi takip etmelidirler. Bu doğrultuda yasa, üyelerin mali menfaat ve kazançlarının kaydının yapılması kuralını getirmiş bulunmaktadır. Bu kurala göre, her üyenin mal bildirim kaydı yaptırması zorunluluğu getirilmiş ve bu zorunluluğa 31 Mart 2002 öncesi sağlanan menfaatlerin kaydedilmesi sınırı konulmuştur.

Komite, Kasım 2002 tarihinde Avam Kamarası Yönetim Standartları (Standars of Conduct in the House of Commons) konulu sekizinci raporunu hazırlamıştır. Buna göre, raporda dile getirilen tavsiyelerin büyük çoğunlu-ğunda, Avam Kamarası’nın sorunlarına temas edilmekte ve bu amaçla, ko-mitenin birinci ve altıncı raporlarında yeralan tavsiyelere yeniden değinilmek-tedir. Bu çerçevede, her parlamentoda standartların tespiti için “Parliamentary Commissioner”* yani Parlamento Komisyonu Yönetim Yasası ve Kuralları için rehberlik  sağlanmalı ve yasanın ihlalinin incelenmesinde, Komisyon önemli bir sorumluluğa sahip kılınmalıdır. Avam Kamarası, ciddi ve önemli davaları çözmek üzere bir araştırma birimi kurmalı, bu birime, Kamara dışından yasal ve bağımsız bir başkan atanmalıdır. Dahası Avam Kamarası, yönetim yasasının ihlali halinde bir tedbir veya askıya alma kararı olmadan ek mali cezalar öngörecek adımlar atmalıdır denilmekte ve 27 tavsiye ile bir yönetim yasasına yer verilmektedir.

İcracı birimler, Bakanlar, Özel Danışmanlar ve Kamu Yönetimine ilişkin sınırlamaların tanımlandığı (Defining the Boundaries within the Executive: Ministers, Special Advisers and the Permanent Civil Service) dokuzuncu ve son raporda ise, kamu güveni devam ettiği taktirde kamu kurumlarındaki yüksek yönetim standartlarının devamının sağlanmasının önemi vurgulanmaktadır. Araştırmanın odak noktasını, icracı birimlerdeki yönetim standartlarına, kamu hayatının yedi ilkesinin yansıtılmasını sağlayan etkililik mekanizmaları oluşturmakta ve her ilkenin belirgin ve önemli olmasının yansıra, liderlik, nesnellik, hesap verebilirlik ve açıklık ilkeleri üzerinde durulmaktadır. Bilhassa liderlik ilkesi, yönetim standartlarında etkinliğin sağlanması açısından hayati bir önem arz etmektedir.

Rapor, Komite’nin ilk raporunda tavsiye ettiği ve kamu hayatını des-teklemek için kurulan yönetim yasası, bağımsız araştırma, rehberlik ve eğitim mekanizmalarının altını çizmektedir. Kamu Yönetiminde temel değerler; enteg-rasyon, uygunluk ve tarafsızlıkla hareket etmek ve liyakatli olanı seçmektir. Tarafsızlık, yönetimin amaca uygun olmak zorunda olmasıdır. Bu doğrultuda, kamu yönetimini statüsel bir zemine oturtmak gerekmektedir.

Seçilmiş ve atanmış tüm kamu çalışanlarını kapsamına alan Kamu Hayatında Standartlar Komitesi, tüm birimlere yönetim yasaları çıkararak içsel düzenlemelerde bulunmalarını telkin etmiştir. Yasaların ihlali veya etik-dışı durumların varlığı halinde ise her birimin içsel mekanizmalarını devreye sokmalarının yolunu açmıştır. Bu doğrultuda, kamu yönetiminde entegrasyon, uygunluk, tarafsızlık, liyakat ilkelerine uygunluk ve atama sisteminin doğru bir şekilde uygulanmasını kontrol etmede Civil Service Commission rapor düzen-leme ve araştırma yetkisiyle donatmıştır. Diğer yandan Avam Kamarası’nda yönetim yasasının ihlalinin incelenmesinde ise Parliamentary Commission ya da Ombudsman görevlendirilmiştir. Ayrıca Komitenin, günümüzde en fazla etik-dışı durumlara maruz kalarak toplumsal güven ve prestij kaybına uğrayan siyasi partilerin, seçim kampanyalarındaki harcamalarına ve partilere yapılan bağışlara sınırlama getirerek siyasette etik anlayışı tesis etme gayreti içinde olması da dikkate şayandır. Keza siyasi bir iradenin desteği ve yönlendirmesiyle oluşan bu Komite, parti fonlarını düzenlemeye dönük raporunda parti harcamalarını kontrol etmek amacıyla Seçim Komitesinin kurulmasını önermiş ve akabinde Komite teşekkül etmiştir.

Daha da önemlisi çalışanların servet bildirimlerine bir düzen ve kontrol getirmeyi hedefleyerek Komite, maddi menfaat teminine dönük davranışları tespit edebilecek ve çalışanların servetlerinde ortaya çıkan farklılıkları sorgu-layacaktır. Tüm kamu yönetimi çalışanlarının servet bildirimlerinin sağlan-masının yanı sıra, parlamento üyelerinin de bildirim ve kayıt zorunluluğu sağlanmış ve herhangi bir menfaat karşılığında parlamento görevlerini kullan-maları engellenmeye çalışılmıştır.

Yönetimde varolan etik-dışı ve uygunsuz durumların saptanması kimi zaman zorluklar doğurmaktadır. Bu kapsamda Komite, çalışanların kurum-larındaki etik-dışı veya uygunsuz durumları ihbar etmelerinin de yolunu açmaktadır.

Kamu hayatında belirlediği yedi temel ilkeyi tüm alanlara benimsetmek amacıyla Komite, idari yapılanmasındaki tüm icracı birimlere, yasama organ-larına, tüm kamu çalışanlarına dönük standartlar oluşturma hedefine yönelmiş ve yerel birimlerin kamu harcamalarını kısıtlayarak, parlamentonun her iki birimine de yönetim yasası telkin etmek ve yönetimin standartlarını güç-lendirmek suretiyle tüm kamusal alanı etkileyecek düzenlemelerde bulun-muştur.

1994 ve sonrası yaşanan süreç içerisinde Komite, hükümetin talepleri doğrultusunda da hareket ederek, ilk çalışma ve sonrasında parti fonları çalışmasında mevcut hükümetin programından uzaklaşırken, kendi iradesi altında, çalışma programı doğrultusunda çok önemli bir ilerleme sağlamış ve artan sorunlara dönük olarak etiksel çerçeveyi resmetmek amacıyla çok önemli bir ihtiyaca cevap vermeye çalışmıştır. Daha da önemlisi, kamu görevlileri için bağımsız Kamu Atamaları Komisyonu, standartlar için Parlamento Komisyonu, yerel yönetimler için Standartlar Kurulu ve siyasi partiler için bir Seçim Komitesinin kurulmasını sağlayarak her yönetim biriminin içsel düzen-lenmesinde kamu hayatının standartlarını hakim kılmıştır.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Nepotizm, patronaj, rüşvet gibi sayılarını ve türlerini artırmanın mümkün olduğu etik-dışı davranış modelleri, yönetimde bozulma haline ve gayri-ahlaki bir duruma işaret etmektedir. Teknolojik gelişmeler, kitle-iletişim dünyasında yaşanan ilerlemeler, suç örgütlenmelerinin çoğalması ile sayıları artan bu davranışlar hemen her ülkede ve yönetim tarzında görülmektedir. Ancak, ülkelerin gelişme sürecinde katettikleri mesafeye paralel olarak  bozulmalarla mücadele edebilme güçleri ve şansları da artmaktadır.

Bu bağlamda, iyi bir yönetim anlayışını tesis etmek ve toplumsal maliyetleri yüksek olan bu gayri ahlaki davranış modellerini ortadan kaldırmak doğrultusunda etiksel altyapıyı oluşturmak gerekmektedir. Bu yapıyı oluşturmak; etik ilkeleri belirleyip benimsetmek, etiksel çerçeveyi çizecek etik komiteleri tesis etmek ve mali açıklığı sağlamak ile mümkün olacaktır. Bu doğrultuda, kamu hizmet ve faaliyetlerinin adil, eşit, nesnel bir şekilde, olumlu insan ilişkileri geliştirilerek, insan haklarına bağlılık,  hesap verebilirlik ve sorumluluk anlayışı içerisinde sunulması sağlanmalıdır. Daha da önemlisi, bu hizmet ve faaliyetlerin sunumunda kamusal yararı gerçekleştirme hedefinden vazgeçilmemesi gerekmektedir. Tesis edilecek etik komiteler yardımıyla belirlenen bu ilke ve esaslar, rehber kabul edilmeli ve karşılaşılması olası etik açmazlarda bu referans otoritelerinden yararlanılmalıdır. Bu yapının bir diğer önemli ayağı ise, çalışanların servetlerinin bildirilmesi ve mali açıklığın sağlanmasıdır. Böylece, kamu hizmet ve faaliyetlerinin kalitesi artacak, kamusal ve sosyal maliyeti azalacak ve daha da önemlisi, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlanacaktır.

İngiliz idari yapılanmasındaki yönetim etiği çalışmalarında yönetim etiği, kamu yönetiminin önemli bir unsuru ve kamu sektörü bilincinin bir yansıması olarak görülmüştür. Bu doğrultuda, yönetim bir bütün olarak algılanmış, siyaset, merkezi ve yerel yönetimler ile yarı kamusal örgütlerin tamamı, 1994 yılı itibariyle tesis edilen Kamu Hayatında Standartlar Komitesi’nin kapsamına alınmıştır. Daha da önemlisi ise, Komite’nin gerek kuruluşunda ve gerekse kapsamının genişletilerek siyasette etiği belirleyici olmasında siyasi iradenin açık desteğinin ve katkısının sağlanmasıdır.

Kamu hayatında standartları hakim kılmayı amaçlayan Komite, kamuya hizmet edenlerin uymaları gereken etik sınırları çizmekte ve kamu hayatının yedi temel ilkesini, yönetim yasaları oluşturmak, bağımsız araştırmalar ve eğitim faaliyetleri yapmak ve belirlediği mekanizmaları tüm kurumlara rehber kılmak üzere kamuya kazandırmaktadır. Ancak Komite, doğrudan inceleme ve araştırma  faaliyetlerine girmemekte, tüm yönetim birimlerinin içsel düzenlemelerinde etik-dışı durumları inceleme, araştırma ve dolayısıyla azaltmakta kullanabilecekleri mekanizmaları belirlemektedir. Bu kapsamda, kamu görevlilerinin modern personel yönetimi ilkelerine uygun olarak atanmalarını sağlamak amacıyla Kamu Atama Komisyonu’nun kurulmasını, etik-dışı durumların varlığı halinde Civil Service Komisyonu’nca incelenmesini ön görmüş, siyasi partilerdeki olası etik-dışı durumları azaltmak için Seçim Komitesi’nin tesisini sağlamıştır. Bu doğrultuda Komite, her yönetim birimine yönelik bir rapor hazırlamış ve yönetimlerin etiksel yapılanmalarını tamam-lamalarını sağlamıştır

Kamu Hayatında Standartlar Komitesi’nin tesisiyle yönetim etiğine ilişkin kurumsallaşma çabası gerçeklik bulmuş, bir tavsiye birimi olarak etiksel alanın sınırları çizilmiştir. Bu doğrultuda, yasal bir yaptırım gücü olmayan bu referans otoritesi, hazırladığı raporlar ile menfaat çatışmalarının önüne geçmeyi hedefleyen düzenlemeleri gerekli görmüş ve daha da önemlisi her birimin bir yönetim yasasına bağlanması sağlanmıştır.

Sonuç olarak, yönetimde etkinliği ve verimliliği sağlamak ve artırmak yolunda çok önemli gelişmeler sağlayan bir siyasi iradenin desteğiyle gelişen fikirlerle, böylesi bir çalışmanın, bir model olmasa dahi bir anlayış olarak diğer kamu yönetimi yapılanmalarında da örnek alınmasının gerekliliğine inanılmaktadır. Bu bağlamda, İngiliz idari yapılanmasında yaşanan bu önemli gelişmelerin, kalkınma yolunda önemli gayretler içerisinde olan Türkiye’deki etik altyapı çabalarına da rehber olacağı düşünülmektedir.

KAYNAKÇA

Aydın, İnayet (1998), Yönetsel, Mesleki ve Örgütsel Etik, İstanbul: Pegema Yayıncılık

Birch, M-Hollday, I (1996): The British Cabinet System, Harvester Wheatsheaf, Hamel Hemstead

Birch, Antony H. (1986), The British System of Government, London: Allen & Unwin

Chapman, Richard A.(1970), The Higher Civil Service in Britain, London: Constable and Co Ltd.

Cooper, Terry L. (1994), Handbook of Administrative Ethics, New York: Marcel Dekker  lNC.

Corey, Gerald-Corey, Mariannes-Callanan, Patrick (1998): Issues and Ethics in the Helping Professions, California: Brooks and Cole

Clarke, John J(1961): Outlines of Central Government, Sir Isaac Pitman&Sons

Frederickson, George (1993), Ethics and Public Administration, New York: M.E. Sharpe

Gladden,  E. N. (1956), Civil   Service  or  Bureaucracy? London: Staples   Press  Limited

Güler, Birgül (1991), Birleşik Krallık, Karşılaştırmalı Kamu Yönetimi Ders Notları, Nisan

Hitt, William D. (1990), Ethics and  Leadership, Putting Theory into Practice, Colombus Batelle Press

Jandarma Etiği, Meslek Ahlakı (2001), Jandarma Okullar Komutanlığı, Ankara

Lewis, Carol W. (1991), The Ethics Challenge in Public Service, Oxford: Jossey  Bass

Öztürk, Namık Kemal (1999),  “Kamu ve Özel Yönetim Etiği: Benzerlikler ve Farklılıklar”, AİD ,C. 30, S. 2, 1999

Öztürk, Namık Kemal-Coşkun, Bayram (2000), " Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma ve Kamu Hizmetlerinde Kalite: Etiksel Bir Bakış", TİD, Y: 72, S:426, Mart

Reference Division Central Office of İnformation (1952), London: Government and Administration of the UK

Richards, Peter G. (1963),  Patronage in British Government, London: Geoarge Allen & Unwin Ltd.

Russell Smith, Enrel (1974), Political Realities, Modern Bureaucracy: The Home Civil Service, London: Longman

Rosamund, Thomas (1996), Teaching Ethics, Volume One: Government Ethics, 1989 - 1995, Cambridge: Centre for Business and Public Sector Ethics, Ethics in International Press Limited

Smith, Robert W. (2003), “Enforcement or Ethical Capacity: Considering the Role of the State Ethics Commissions on the Millenium”, Public Administration Review, Vol.63, No.3, May/June 

Steinberg, Sheldon S.-Austern, David T. (1995), Hükümet, Ahlak ve Yöneticiler, Çev.  Turgay Ergun, Ankara: TODAİE, Aralık

Stout, Hiram Miller (1953), British Governmet, New York: Oxford Universty Press

Williams, Robert-Moran, Jonathon-Flanary, Rachel (2000), Corruption in The Developed World, Massachusett: Edgar Elgar Publishing

Washington, Sally (1996), Ethics in Public Service: Current Issues and Practice, Paris: OECD

WEB SİTELERİ

Cabinet Office; 1999, Civil Service Code: available at www.cabinet-office.gov.uk, conducted: 27. 01. 02

Cabinet Office; 2000, Seven Reports: available at www.cabinet-office.gov.uk, conducted: 27.01 .02

Committee on Standards in Public Life; 1997, Wricks Committee: available at wvvw.public-standards.gov.uk,

Public-standards.gov.uk, conducted: 27. 01. 02

www.whistleblower.org.tr

www.bbc.co.uk/ news

www.arcive.official.documents.co.uk

www.direct.gov.uk

www.oecd.org


 

[1] Kemal Öztürk, Bayram Coşkun, “Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma ve Kamu Hizmet-lerinde Kalite: Etkisel Bir  Bakış”, TİD, Y. 72, S. 426, Mart 2000, s.149.

[2] Terry L. Cooper, Handbook of Administrative Ethics, Marcel Dekker, NewYork 1994, s.365-369.

[3] William D. Hitt, Ethics and Leadership, Putting Theory into Practice, Colombus, Batelle Press, 1990, s. 98.

[4] İnayet Aydın, Yönetsel, Mesleki ve Örgütsel Etik, İstanbul: Pegema Yayıncılık, 1998, s. 6.

[5]     Thomas Rosamund, Teaching Ethics, Volume One: Government Ethics, 1989 - 1995, Cambridge: Centre for Business and Public Sector Ethics, Ethics in International Press Limited 1996, s. 342.

[6]     Gerald Corey, Marianne Corey, Patrick Callanan, Issues and Ethics in the Helping Professions, California: Brooks and Cole, 1998, s. 3.

[7]     Kemal Öztürk, “Kamu ve Özel Yönetim Etiği: Benzerlikler ve Farklılıklar”, AİD, C. 30 S. 2 1999, s. 16-26.

[8]     Bkz.www.oecd.org/ Managing Government Ethics, May 1998.

[9]     Thomas Rosamund, 1996, s. 342.

[10]   Gerald Corey, Marianne S. Corey, Patrick Callanan, 1998, s. 8.

[11]   Sheldon Steinberg, David T. Austern, Hükümet, Ahlak ve Yöneticiler, Çev.Turgay Ergun, TODAİE, Ankara 1995, s. 135.

[12]   Robert W. Smith, “Enforcement or Ethical Capacity: Considering the Role of the State Ethics Commissions on the Millenium”, Public Administration Review, Vol.63, No.3, May-June 2003, s.285.

[13]   E. N.Gladden, Civil Service or Bureaucracy? Staples Press, London 1956, s. 142.

[14]   Sheldon S. Steinberg, David T. Austern, 1995, s. 123-124.

[15]   Sheldon S. Steinberg, David T. Austern, 1995, s. 125-126.

[16]   George Frederickson, Ethics and Public Administration, New York: M.E. Sharpe, 1993, s. 79-83.

[17]   Reference Division Central Office of İnformation, Government and Administration of the UK, London 1952, s. 2-3.

[18]   John J. Clarke, Outlines of Central Government, Sir Isaac Pitman & Sons Ltd., London 1961, s. 11-12.

[19]   M. Birch, I. Hollday, The British Cabinet System, Harvester Wheatsheaf, Hamel Hamsteat, 1996, s.16.

[20]   Birgül Güler, Birleşik Krallık, Karşılaştırmalı Kamu Yönetimi, Ders Notu, Nisan 1991, s. 4-5.

[21]   Thomas Rasomund, 1996, s. 21.

[22]   Peter G. Richards, Patronage in British Government, London: Geoarge Allen & Unwin Ltd., 1963, s. 21-25.

[23]   Hiram Miller Stout, British Governmet, New York: Oxford Universty Press 1953, s. 257-259.

[24]  Richard Chapman, The Higher Civil Service in Britain, London: Constable and Co Ltd., 1970, s. 32.

[25]   Richard Chapman, 1970, s. 21.

*    1807 yılında doğan Trevelyan, hizmet süresi boyunca yönetimde bozulmayla mücadele etmiştir. 1840’da Hazine Yardımcı Sekreteri olarak atanmış, 1848’de ise, hazinenin yeniden yapılanması için  bir seçim komitesi oluşturulmadan önce tespitlerini sunmuştur. Sözkonusu tespitlerinde, entelektüel çalışma ile rutin kopyalama arasındaki ayrımın belirlenmesi, birimin yükselme yapısını terk etmemesi, nitelikli işlere atanacak adayların üniversite eğitimini tamamlayanlar arasından seçilmesi gereğini, yani uzmanlaşmanın önemini ortaya koymuştur. Ancak, Komite bu önerilere herhangi bir görüş belirtmemiştir. Trevelyan ayrıca, izleyen yıllarda kamu birimlerinin örgütlenmesini araştıran bir dizi küçük komitede de üyelik yapmış bulunmaktadır.

[26]   Peter G. Richards, 1963, s. 44.

[27]   Richard Chapman, 1970, s. 32.

[28]   Richard Chapman, 1970, s. 26.

[29]   Antony H. Birch, The British System of Government, Allen &Unwin, London 1986, s.140-142.

[30]   E. Russel-Smith, Political Realities, Modern Bureaucracy: The Home Civil Service, London: Longman, 1974, s. 102.

[31]   Robert Williams, Jonathan Moran, Racher Flanary, Corruption in The Developed World, Edward Edgar Publishing, Massachusetts 2000, s. 51.

[32]   Sally Washington, 1996, s. 45.

[33]   Seven Reports, Cabinet Office, www.cabinet-office.gov.uk, 2000.

*    Bakanlık benzeri yarı özerk kurumlar olarak ifade edilen bu oluşumlar; (1) kendi bütçesiyle, yönetim, yürütme ve düzenleyici karar alma işlevleri dışında, ticari işlevler de yüklenmiş bulunan, sorumluluğu kendisinde olan özerk kurumlar; (2) danışma kurulları (advisory body); (3) personeli ve bütçeleri olmayan, hukuk mahkemelerine benzeyen idari mahkemeler (tribunals)’den oluşmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Birgül Güler, 1991.

[34]   Bilgi için bkz. www.archive.official-documents.co.uk

*    Ombudsman ya da PC, kişilerin Avam Kamarası’ndan bir üyeye yaptığı başvurunun, bu üye tarafından ilk incelemeden geçirilmesi ile bu makama ulaştırılmakta, burada yapılan  inceleme sonucunda ilgili yönetim birimine başvurulmaktadır. Kurum, herhangi bir yaptırım inceleme sonucunda ilgili yönetim birimine başvurulmaktadır. Kurum, herhangi bir yaptırım gücüne sahip olmayıp, üyeleri Kraliçe tarafından atanmaktadır.

www.hekimhan.com

www.hekimhanhaber.com